Fırla aşka
Sabri Özdemirütopya mıdır, anlık mıdır, çoğul mudur, yoksa tek kişilik midir? platonik düşler midir aşkı biçimlendiren? aŞk, hangi gezegenden gönderilendir, kaçıncı perdedir? aşktan b’aŞka hangi yolculuk her şeyi özgürleştireBiLir? aşk; şarkılar ve şiirlerdir... aşk, ferhat ile şirin efsanelerindendir… aşk, ‘katibim’ yalınlığı ile leyla ile mecnun’un sonsuz aşkına vediana’nın kaçak ruhuna varan çizgide hep var olan çılgın benliktir… bazen çöpçülerin süpürdüğü ve rengi hep yağmura çalan derinliktir ... yeniden ve yeniden, mevsimlerce yaşanabilecek, binlerce kez yorumlanabilecek, içine hep çokça sonbahar, biraz şiir, biraz titrek şarkılar ve tümüyle sarmalayan bir sıcaklık katılan, öyle yaşanan, öyle yaşanmazsa eksik kalan, özgürlüğe çok yakışan bir ‘ay ışığı sonatı’ şiiridir… nasıl söylemişti ataol abi: aşk iki kişiliktir… aşk, böyledir. aşk hepimizin aklını başımızdan sökendir. bir çoğumuz için düş yanıltan bir tınıda belirendir. bazıları için ise aşk her devirdedir. birileri aşkı ıskalarken, aŞk birilerinin gülünç hissizliğidir. aşk, kapitalizmin tuzakları ve bombalarıyla çelişendir.
- II –
zamansızlığının labirentlerinde çok insan aşkı yaşamaktan kaçınıyor. aşk, sahanın dışına atılmak isteniyor. bu kapitalizmin yollarında en iYi karakter olan aşkın sancısı… ama bu onu daha değerli kılıyor… hayatımıza sinsice sokulan hareket ve kargaşada aşkı önleme yollarına düşenler var. truva aşklarına şiir yazan, sonbaharı kanıksayan, trenleri ve yağmur istasyonlarını anımsayan birkaç şair kaldı? esmer trenleri ve ayrılığın ritmini esmerleştiren gitaristler atlanıyor… bunlar hayatımızı sömürenlerin çabaları. global ve çok organize, geniş spektrumlu dünyayı bitirme birliklerinden söz ediyorum. bu bir insanlık suçu. yakında sömürüyü ve tüketimi yönetenler kime aşık olacağımızı belirleyecekler. yani aşkı yok etmek isteyecekler.. “onlar” diYorum, “sevgiden ürkenler”… aŞkı bitiremeyecekler…
- III –
ben aşKı her zaman ve her yerde yaşayabilirim. ‘seni seviyorum’ demek için yeni sözler türetir, aşkın rengini de kokusunu da kendim belirleyebilirim. kimsenin gün belirlemelerine gereksinimim yok. aşkın çok uysal boyuta taşınmak istenmesinin ardında aşkın işte bu sınırsızlığı var. aşk, özgür bir duygu, doğru ve insani bir tavır. güzel duygular hep iyi zamanları çağrıştırır. bu, insanların uysallığından yana olan ve onun adına karar verip onu istediği gibi kullananların hoşlanmadığı bir şey. işte bu yüzden insan aşktan, aşkı doğru biçimde yaşamaktan yana olmalı. aşka şiirler yazmalı, sömürüye ve savaşlara karşı “AŞK” şarkıları söylenmeli. çünkü aşka ve sevişmelere ne kadar yaklaşırsak savaşlardan ve sömürüden o kadar ıraklaşacağız. iyi biliyorum. aşka yaklaştıkça daha iyi olacağız... doğru dürüst yaşadığımız zaman aşka varacağız… o halde kapitalistimden sakınma ve aşka yaklaşma eylemini başlatmalıyız…
aşka varmalıyız… orda kalmalıyız… hepimiz aş(ı)k olmalıyız…