TUHAFLIKLAR CUMHURİYETİ

Eskiden 3 yanlış 1 doğruyu götürüyordu,
şimdi ise 3 doğru 1 yanlışı düzeltemiyor.
Doğrunun içinde yanlış, yanlışın içinde doğru olmaz.
Ya 4x4 bir yanlış ya da 4x4 bir doğru olur,
tıpkı yerli 4x4 otomobil ve yerli uçak gibi!
Şöyle düşünelim;
Marketten 4 kiloluk yoğurt alıyorsunuz ve sonrasında yoğurt bozuk çıkıyor
ve markete iade etmeye gittiğinizde market sahibi,
yoğurdun sadece 1 kiloluk kısmının bozuk olduğunu iddia ediyor
ve size bir kiloluk yoğurt verip sizi göndermek istiyor.
Tabi ki de böyle şeyin olması imkânsız demek istesek de
yaşadığımız ülkede buna benzer şeyler çoklukla yaşanıyor.
Peki ya ne yapmalıyız?
Bizler için seçilmiş ya da istenen her şeyi kabul etmek ve uymak zorunda mıyız?
Her iki durumda da ister market ister müşteri kısmı olalım, ona göre davranacağız.
Çünkü insanlar değişmiyor ve kendini yenilemek istemiyor.
Girdiği kalıbı seviyor ve onun dışına çıkmak istemiyor.
Bir de bunun üstüne değişen ve güzelleşenlere çamur atıyor.
Güzel ülkem ne günlere kaldı ve kim bilir daha neler yaşayacağız.
Temiz bir bürokrasi ve temiz bir siyaset ne zaman olacak.
Makam ve para hırsı ne zaman bitecek?
Ekonomik kriz ne zaman bitecek?
Yeniden üretmeye ne zaman yeniden başlayacağız?
Yoksa her şeyi bir kenara bırakıp bizlerle alay eden siyasetçileri mi konuşalım?
Üsküdarlılara; ‘’ Sevgili üskardalılar. ‘’ sürç etmesinden sonra beni alkışlayın diyen vali,
simit ve çay hesabı ile asgari ücretin vatandaşa çok olduğunu söyleyen vekil, 
soy isimlerine göre vatandaşın oy verdiği olası partiyi bildiğini sanan başkan adayı.
İyi ki tamamı ile dinle yönetilen bir devlet olmamışız,
yoksa bu kadar yobazın içinde din hariç her şeyi yaşardık.
Bir de dilimin ucunda iken şunu da söyleyeyim;
Simit, çay hesabı ve Fitre miktarların toplamları birbirini karşılamıyor,
yani onun hesabını yapmayı unutmuşlar. 
Gerçekten de;
Tuhaflıklar Cumhuriyeti.