Elazığ'a yolun düşerse
Murat Seven
Elazığ'a yolum hiç düşmedi..Dokunaklı türkülerinden bildim onu .Bu gün yaşadığı acı da, öyle bir türküsünden geçip dokundu yüreğime..
Dağlar dağımdır benim*
Gam ortağımdır benim
Söyletme çok ağlarım
Yaman çağımdır benim.
Elazığ'ı şairin dediği kurşun değil ,deprem vurmuş..Ne farkeder ki..?İkisi de onulmaz ,unutulmaz yaralar açar şehrin kalbinde. Sonra dayanışarak , acısını türkülere umudunu şiirlere verip yeniden güzel günlere doğar şehir..
''Birden**
Kurşun yemiş gibi susar
Gözbebeklerime karşı
Susar da açılıp yol verir şehir
Sade radyolarda bir gamlı hava
'Elaziz uzun çarşı.. ' ''
*Elazığ türküsü
**Ahmet Arif'in Tutuklu isimli şiirinden.
--
Yaşı kemale ermiş insanların çoğunun yaklaşımı geçmişi güzellemek, gençleri kendi çizdikleri sınırı aştıkları için eleştirmek. Zor da olsa şu gerçeği kabul etmek gerekmez mi? Dünya bizim zamanımızın dünyası değil..Öyleyse iletişimin bunca geliştiği, dünyanın giderek küçüldüğü, tüketimin doludizgin sürdüğü bir hayatta hala kendi dönemimizdeki insan ilişkilerini aramak gençlerin buna göre davranmasını beklemek olsa olsa bir safdilliktir. Fransız etnolog Claude Levi Strauss bu soruna , sorunsa eğer, başka türlü bakar.Ona göre yaşlıların çoğu birikimsel tarihlerini tamamlamışlardır. Tabiri caizse bir istasyonda durmuş tren gibidirler.Gençlerse o trenin yanından göz açıp kapayasıya geçen hızlı tren..Daha görecekleri öğrenecekleri ,biriktirecekleri çok şey vardır.Bu bakımdan gençleri sürekli eleştirmenin doğru olmadığını düşünenlerdenim. Ama Metin Altıok'un şu zehir zemberek dizeleri de yabana atılacak gibi değil doğrusu..
Geçmişe özlem gelmişse bir toplumda gündeme
Bugünden hoşnut değil demektir kimse
Ama geçmiş güzellikleri yaşatmak için
Gönlü yok kimsenin gül yatiştirmeye.
Ve anlamlı bulurum Nazım'ın dizelerini..
Ben sadece ölen babamdan ileri
Doğacak çocuğumdan geriyim.