Günlükten yazıyorum
Jan Berslen DevrimGünlükten yazıyorum
İşte bunları günlüğüme yazıyorum, şimdi 86 sayfa oldu. 50 yaşımda yayınlarım belki, en azından birkaç kopya, insanlığa faydası olur. Yemek tarifi kitaplarından az fazla.
İşte bunları yazıyorum, iğnelik var, iğneleri koyuyorsunuz, yağdanlık var yağ konulur içine. Mezarlık var, ölü konuluyor, Günlük mesela günler birikiyor. Yağmurluk da var ya da gümüşlük.
Üzgünlük var, içine ne koydunuz onun siz?
Acılık var, yemeklerde oluyor. Acılık.
Yorgunluk, içine yorgun konulan insan.
Bitkinlik var, bitmenin bir birikimi.
Kelimeler, kelime üstüne. Mutsuzluk var, mutsuz biriken yer.
Kelimeler, kelime üstüne, günlük.
Sakinlik, hep sakin orası. Dutluk mesela.
Neden yazıyorum? Öykülük benim yazdıklarım, içine öykü kokuyorum. Hayatımın içine koyuyorum, yorgunlukları, üzgünlükleri koyuyorum. Yağmurluk koyuyorum, gözyaşlarından kaçabilmek için. Rüyalık var bende, kabusluk ve yalnızlık bol miktarda.
Neden yazıyorum? Yazdıklarım anlatıyor bütün bunları. Yazdıklarım ile anlatıyorum.
Ben anlatmazsam eksik kalacak hayat, farkında değil misiniz? Yazmak için çektiğim acının, yaşadığım mutsuzluğun farkında değil misiniz?
Bir öykü kaç acı ile yazılıyor, kaç parçalanma bir roman ediyor.
Kaç hasret, kaç yalnız bırakılma.
Kaç Nastenska lazım yalnız bırakılmanın hatırına, kaç mezar taşı lazım ölmeden önce ölümün soğukluğunu hissetmek için, kaç kez daha terk edilmek ve terk etmek lazım aşkı anlamak için.
Neden yazıyorum?
Yazıyorum. Yazmasam eksik kalacaksınız. Oysa, ben yaşarken tamamım.
Ama siz eksik kalacaksınız. Yaşadıklarınız eksik kalacak.
Sizi kimse anlatmayacak, ben yazmazsam.
Ben yazdım, siz anlamadınız. Olsun.
Ben yazdım, hiç yaşamamış gibi olmadı o yalnızlıklar ve ağlamalar.
Ben yazdım, hiç sevilmemiş gibi olmadınız artık.
MAVİ 7 . SAYI TEMMUZ 2018