Bir başka cenazede
Atilla GösterişliTelaşla kapıdan çıkmak üzereyken telefonu çaldı. Yeni bir iş’e gireceklerdi, iş ortağı ile yoğun hazırlık yapıyordu. O yüzden hiç bekletmeden telefonu açtı.
_ Ofiste misin? Dosyaya göz atmam gerekiyor.
_ Şimdi çıkıyorum, cenazede görüşelim.
_ Hayrola ?
_ Haberin yok mu? Ekrem’in babası vefat etti. İkindi de cenaze kalkacak. Esef camiinde. Ama öncesinde evine uğrarız.
_ Fazla zamanımızı almaz değil mi?
_ Almaz, almaz bir ‘gözükürüz’ , ayıp olur.
xxx
Hava kasvetli… Yağmur hafiften atıştırmaya başladı. Ekrem’in evinin önünde öbek öbek kabalıklar oluşmaya başlamıştı.
_ Rahmetli ‘kurtuldu’ … Yıllardır yataktan çıkamadı. Hem kendi ‘çekti’, hem de ‘bakanlar’ a zahmet. Kurtuldu, işte. Mekanı cennet olsun
xxx
Ekrem, taziyeye gelenlerle tek tek tokalaşıyordu. Birçoğunu tanımadığını fark etti. Belli ki, abisinin ya da ablasının tanıdıklarıydı. Samimi olduklarına tokalaşmadan öte, sarılıyordu da. Bir süre sonra söyledikleri aynılaşmaya başladı,
_ ‘Hoşgeldiniz’, eksik olmayın, dostlar sağolsun.
xxx
Evin hemen köşesinde, merdivenlerin başında, eşarbı kafasında özensiz duran bir kadıncağız ağlamanın yanı sıra feryat ediyordu. Herkesin içi burkularak gözlerini ara sıra diktiği bu kadın merak edilmişti. Çoğu kişinin tanıdığı biri değildi.
_ Rahmetlinin kardeşi. Almanya’da yaşıyor. Ne zamandır ‘gelmemişti’. Feryat etmesi ondan!
xxx
Tam dua’ya başlanacak. Sokağın köşesinden bir başka kalabalık grup, cenaze evine doğru yaklaşmaya başladı. En önde, elinde fotoğraf makinesi olan biri, takım elbiseli kravatlı birini kiminle tokalaşsa çekiyordu.
_ Seçim var ya, geliyorlar işte. Geçenlerde de benim de telefonuma taziye mesajı gelmişti. Komşum vefat edince, belediyeye ilan vermeye gittiğimde telefon numaramı vermiştim, adetmiş, istemişlerdi. Bana ‘başsağlığı’ diliyorlardı!
xxx
Taziye evinin hemen yakınına çadır kurulmuştu. Çadırın kapladığı alan içine de üç masa yerleştirilmişti. Birinde, kahvehanelerdekiyle yarışır ölçüde çay ocağı yerleştirilmişti. Diğer iki masada da, pidesinden, pilavından, tatlısına kadar birkaç çeşit, açık büfe türü yiyecekler sıralanmıştı. Masaya göz atan ama elinde tabldot olmayan kişiye nazikçe yanaştı
_ Birazdan ‘etli yemek’ servis edilecek, beklerseniz…
xxx
Uzun boyu, yeşil gözleri ile herkesin dikkatini çekiyordu. Dayanamadı, yanındakine ‘kim O’ diye sordu:
_ ‘Tanımadın’ değil mi ? Senin akraban O.
_ Ne kadar değişmiş?
xxx
Yağmur hızını artırmaya başlamıştı. Hoca da dua’yı kısa tuttu. Cenaze omuzlara yüklenip mezarlığa doğru yol aldığında, alanda bulunanlar da birbirleriyle vedalaşmaya başladılar.
_ Hep cenazelerde ‘bir araya’ geliyoruz.
_ İnşallah bir sonrakiler düğünlerimize olsun.